Kaderleriyle, kederleriyle benzeşen, yalnız, hüzünlü ve acılı iki kadın; Defne ve Gülizar’ın hikayesi… Yaşamla ölümün, karamsarlıkla umudun, hüzünle sevincin, yalnızlıkla paylaşımın kesiştiği uzun bir yolculuk…
Biri İstanbul’da, diğeri Malatya’da iki farklı hayat ayrı yönlere akıp giderken, Defne ve Gülizar, yollarının kısa bir süre sonra kesişeceğini bilmiyorlardı. Yaşadıkları çevrenin ve anneyüreklerinin biçimlendirdiği hayalleri, geleceğe dair umutları vardı.
Yazgıları çok yakında bu iki kadını birbirine yaklaştıracaktı… Aynı gün, aynı gece aynı acıyla yanacaktı yürekleri. Defne eşi Mehmet’i bir trafik kazasına, Gülizar kocası Ferman’ı kör bir kurşuna kurban verecekti. Ansızın gelen bu acıyla baş etmeye çalışırken Defne, kayınpederinin baskısına; Gülizar ise töreye boyun eğmeye zorlanacaktı. Birine “kızın olmadan yaşa” diyorlardı. Diğerine, “yaşamak için evlen”….
Çakırcalı ailesine girdiğinden beri kendisini kabullenmeyen Kayınbabası Sacit Çakırcalı’ya karşı mücadelesi böyle başladı Defne’nin. Biricik kızını, Yağmur’u ve karnındaki bebeğini kaybetmemek için direnmek, ayakta durmak, güçlü olmak zorundaydı… Gülizar ise yazgısıyla cezalandırılıyordu. Dul kalmıştı, bu evde, bu çevrede barınmak, çocukları Gülcan ve Yusuf’la bir hayat yaşamak istiyorsa, kocasının kardeşi Ömer’le nikahlanacaktı… Bu ikilemlerin ortasında, iki kadın da kendilerine dayatılan kadere karşı çıkıp acılı yürekleriyle direnmeyi seçtiler…
Bu yolculuğun her aşamasında, töre cinayetlerine, kadın sorunlarına, kadına yönelik şiddete, kadın üzerindeki toplum baskısına dikkat çeken; dostluğu, aşkı, pişmanlıkları, dayanışmayı, cesareti yani insana dair her şeyi içinde barındıran bir hikaye…
GALERİ
SOSYAL MEDYA - YAYIN AKIŞI
NTC Medya © Copyright – Tüm Hakları Saklıdır. Powered by Tüplü Televizyon